KABULLENMEK

Küçüklüğümden beri ruhumun hep bir yaralı tarafı var. Sanki inadına hüzünle besleniyor gibi. Bu kadar rahatsızken bu durumdan, istermişcesine çekiyorum beni sıkan dertleri. Yıldızlara bakıyorum,diğerlerine bakıyorum,hayatıma bakıyorum yok inadına mutsuz olmam gerek gibi tüm bunları görmezden geliyorum. Beni sıkan,bana kendimi inanılmaz değersiz hissettiren her duyguyu yüklüyorum bünyeme. Geçmiyor ben ne yaparsam yapayım daha ne kadar zaman verirsem vereyim geçmiyor. Kendimi o hiç istemediğim düşünce bataklığından çıkarmayı beceremediğim gibi sanki daha da dibe batırıyorum. Yetmez mi diyorum bu ruhunda taşıdığın anlamsız hüzün? 
Dedim ya küçüklüğümden beri hep var böyle bir tarafım bundandır belki mutlu olamayıp,mutlu edemeyişim. Bundandır belki her şeyi,herkesi kendimden en uzağa itişim. İnsan mutlu olmayı bilmeyince,mutlu da edemiyor haliyle. Ruhundaki bu karmaşa insana sirayet ediyor. Kimse seni sevsin diye değil belki ama incitmemeye çalışıyorsun kimseyi. İncitme kaygın bile seni o kadar yoruyor ki. İnsanlara yük olmayayım diye çabalarken en çok sen kambur oluyorsun kendine. 
Benim kendimle savaşım da bu, vicdan. Herkesten misliyle fazla yüklenmiş bana, en büyük zulmü de kendime yapıyorum fark etmeden. Tüm bu yükü paylaşmak istiyorum. Kendimi birilerine anlatma derdine düşüyorum ama hata olduğunu fark etmem de çok sürmüyor. Biz oturalım yerimizde arkadaşlar kimsenin düzenini bozmadan, kimseyi derdimizi paylaşma sorumluluğu altına koymadan oturalım. İnsan kendinin sırdaşı olabiliyor sadece. Ötesi zor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar